Günümüzde birçok kurum, İnsan Kaynakları Sistemleri ve alt bileşenleri (performans yönetimi, işe alım, kariyer planlaması vb.) oluşturmuş durumda. Ancak bu sistemlerin "mevcut" olması, gerçekten işlevsel oldukları anlamına gelmez. Birçok kurum, kalite belgesi alma çabaları veya tedarikçi olma hedefleri gibi nedenlerle veya sadece "bizde de olsun" düşüncesiyle İnsan Kaynakları Sistemleri kurma eğiliminde. Bu iyi niyetli çabalar sonucunda, görünüşte işe yarar gibi görünen fakat işlevsiz evrak yığınlarıyla karşılaşabiliyoruz.
Bu durum, sosyal bilimlerin genel yapısından kaynaklanmaktadır. Bir örnekle açıklayalım: Eğer çalıştığınız kurumun ofislerindeki arkadaşlara "2+2 kaç eder?" diye sorsak, neredeyse herkes "4" cevabını verecektir. Ancak aynı kişilere "etkili bir performans sistemi nasıl olmalıdır?" diye sorsak, her birinin farklı görüşleri olacaktır. İşin zorluğu da burada başlıyor. İnsan Kaynakları Sistemleri, akademik çalışmalara, uygulama gözlemlerine, kurumsal deneyimlere ve en iyi uygulamalara dayanmalıdır. Aksi halde, göz alıcı görünen ancak gerçekte etkili olmayan tasarımlar ortaya çıkar.
Örneğin, performans sistemi oluşturulurken "Yetkinlik" başlığı altında çeşitli kavramlar kullanılıyor. Ancak bu kavramlar, akademik tanımlarla uyumlu olmayabilir. İşe alım sisteminde "mülakat" yapılması gerektiği kabul edilse de, yapılandırılmış mülakat teknikleri genellikle göz ardı ediliyor.
Peki, akademik ve bilimsel ilkeler ile en iyi uygulamalarla oluşturulan sistemler yeterli mi? Maalesef değil. İşte burada asıl zorluk ortaya çıkıyor. Büyük kurumlar dahi bu hatayı yapabiliyor. Danışmanlık firmalarının da, yanlış yönlendirmelerle görünüşte etkileyici ancak işlevsiz sistemlerin tasarlanmasına katkı sağladığı görülüyor.
Bu tür hatalar genellikle şunları içerir:
Biz, VUCA İnsan Kaynakları ve Yönetim Sistemleri Eğitim ve Danışmanlık Merkezi olarak İK Sistemlerimizi "STENY-IK" olarak tanımlıyoruz:
Bu konuya ilerideki yazılarımızda daha detaylı değineceğiz."